2I/BORISOV Kuyrukluyıldızı: Yıldızlararası yeni ziyaretçi

Print Friendly, PDF & Email

Güneş Sistemi bu aralar uzaklardan gelen yeni bir misafiri ağırlıyor: Yıldızlararası mesafeleri aşan 2I/Borisov Kuyrukluyıldızı!

İlk yıldızlararası misafirimiz Ağustos 2019 gecesi, kendi yaptığı olan 1I/Oamuamua’yı 19 Ekim 2017’de keşfetmiştik. Güneş’e en yakın geçişini 9 Eylül’de yapmış olduğundan Güneş Sistemi’nden uzaklaşmaya başladıktan 40 gün sonra keşfedilmişti. Güneş’e yaklaşınca kütle çekiminden aldığı çok büyük sapan etkisi enerjisiyle saniyede 87,71 kilometre hıza ulaşmıştı (315.800 km/saat). Bu yüksek hıza sahip olduğu için Dünya’nın yakınından geçerken bile kolay kolay fark edilememişti. Dolayısıyla Oamuamua, hakkında gözlem kampanyaları başlatamadan geçip gitti. 

Sonunda ikinci yıldızlararası cismimizi de bulduk: 2I/Borisov Kuyrukluyıldızı! Kırımlı amatör astronom Gennady Borisov, 30 Ağustos 2019 gecesi, kendi yaptığı 65 santimetre ayna çaplı amatör teleskobuyla gözlem yaparken bir cisim fark ediyor. Gözlemin detaylarına girmeden önce, amatör astronomların yıllar boyunca astronominin gelişimde çok büyük payı olduğundan bahsetmeliyim. Değişen yıldız gözlemlerinden, kuyrukluyıldız keşiflerine kadar birçok katkı sağlıyorlar. Ancak bugün profesyonel gözlem teknikleri çok gelişmiş olduğu için, her gece gökyüzünü sürekli tarayan araçlarımız var. Dolayısıyla amatör astronomların yeni bir kuyrukluyıldız, ya da cisim bulmaları eskiye nazaran çok daha zorlaşmış durumda. Bu durumda bile amatör astronomların kendi teleskoplarıyla düzenli gözlemler yapmaları takdire şayan ve Borisov da bu pes etmeyen amatör astronomlardan birisi.

Borisov gözlemlere devam edince yaptığı hareket sonucunda bu cismin asteroit kuşağından gelmediğini fark etmiş. Sonrasında ise hemen Uluslararası Astronomi Birliği’ne (IAU) bağlı “Küçük Gezegen Merkezi”ne (Minor Planet Center) haber vermiş. Merkezde kataloglanmış cisimlerle karşılaştırma bunun, daha önceden hiç bilinmeyen yeni bir cisim olduğu ortaya çıkmış. Cisim ilk keşfedildiğinde sıradan bir iç Güneş Sistemi kuyrukluyıldızı şeklinde düşünülmüş ve o şekilde kataloglanıp numara almış (C/2019 Q4 Borisov). Böyle düşünülmesinin nedeni, yeni bulunan bir cismin, sadece birkaç saat/gün gözlem yapılarak tam yörüngesinin hesaplanamaması. Cismin nereden gelip nereye gittiğini öğrenebilmek için, gökyüzünde gün gün takip edilmesi gerekiyor. Çünkü cismin yörüngesi ancak bu şekilde belirlenebiliyor. Her yeni gözlemle de nihai yörünge güncellenir. 13 gün boyunca yapılan gözlemlerin ardından, gökyüzünde çizdiği yayın modellemesi sonucunda bu cismin hiperbol bir yörüngeye sahip olduğu ortaya çıktı. Yani cisim tek bir geçiş yapıp gidecek. Tabii cismin hangi yıldızdan geldiğini anlamak için vakit henüz çok erken. Görülebilme limitine kadar aylarca gözlemlenecek ve her bir veri noktasıyla yörüngesi düzeltilecek. Tabii bu tür bir cismin milyonlarca yıl boyunca bu şekilde dolaştığını varsayarsak, kim bilir ilk olarak nerede oluştu, sonra o yıldız sisteminden kurtulup başıboş bir şekilde kaç tane yıldıza yakın geçiş yapıp uzaklaştı. Cismin yörüngesi aslında çok geniş bir hiperbol eğri. Yani Güneş’e en yakın geçişini yapacağı 8 Aralık 2019’da bile Güneş’e yaklaşık 2 Astronomik Birim kadar yakınlaşacak. 1 Astronomik Birim Dünya-Güneş arası mesafe, yaklaşık 150 milyon kilometre. 

Uluslararası Astronomi Birliği’nin kararı gereği bütün kuyrukluyıldızlara keşfeden kişinin ismi verilir. Her ne kadar yıldızlararası cisimlere verilecek isimler için henüz kesin bir fikir birliği olmasa da, bu cisim bir kuyrukluyıldız olduğu için şimdiden keşfeden kişinin ismini aldı bile. Ancak ismi, yıldızlararası olduğu için kaçıncı sırada keşfedildiği ve sonrasında da I (Interstellar=Yıldızlararası) harfi eklenerek oluşturuldu. Bu durumda 2I/Borisov ismini şimdi çözebiliriz: Borisov tarafından keşfedilmiş, bugüne kadar saptanan ikinci yıldızlararası cisim. 

BU KUYRUKLUYILDIZDAN NELER ÖĞRENEBİLİRİZ? 

Çok şey! Oldukça aktüel bir konu olduğu için Dünya’da birçok gözlemevinden astrofizikçi halen bu cismi gözlemleyip araştırmalar yapıyor. 8 Aralık’ta Güneş’e en yakın geçişini yapacağı için bugün hâlâ Güneş’e doğru ilerliyor, doğal olarak o yöne doğru uzay teleskoplarımızı çevirmemiz mümkün değil, onun için yerdeki teleskoplarla aralıksız bir şekilde gözlemi devam ediyor. Kanarya Adaları’ndaki 10,4 metre ayna çaplı Gran Telescopio Canarias’tan (GTC) yapılan tayf gözlemleri, 2I/ Borisov’un Güneş Sistemi’nde gördüğümüz kuyrukluyıldızlardan çok da farklı bir yapıda olmadığını gösterdi. Kuyrukluyıldızlar merkezinde koma (coma) ve ardın-
da kuyruk (tail) olmak üzere iki ana yapıdan oluşuyor. Buz ve toz parçalarından oluştuğu için buz halini korusa bile, özellikle Güneş gibi sıcak kaynaklara yaklaşınca buz erimeye başlıyor (dolayısıyla madde kaybediyor) ve arkasında kuyruk görülmeye başlıyor. 

Bugüne kadar gözlediğimiz bütün kuyruklu yıldızlar bizim Güneş Sistemimizle birlikte oluştuğu için elimizde başka bir yıldız sisteminde oluşmuş kuyrukluyıldıza ait hiçbir veri yoktu. Her ne kadar az çok ne görebileceğimizi tahmin etsek bile keşfedeceğimiz çok sürpriz bilgiler olabilir. Sibirya’dan eskimo bir arkadaşınızın İstanbul’da size misafir olduğunu düşünün. İkiniz de tür olarak insansınız, ama farklı kültürlerde yetişmiş büyümüş farklı insanlarsınız. Doğal olarak birbirinize soracağınız çok soru olur, sonra aldığınız cevapları kendi yaşantınızla karşılaştırırsınız. 2I/Borisov da kuyrukluyıldızların bildiğimiz genel özelliklerini gösteriyor, ancak yapısı, içerdiği elementler, elementlerin bollukları, izotop oranları gibi birçok parametreyi tam olarak öğrendiğimiz zaman, kendi Güneş Sistemimiz hakkında, oluşumu, kimyası ve ne kadar sıradan, ya da farklı olduğumuz şeklinde karşılaştırma yapma imkânına kavuşacağız. Tabii bunu sadece iki veri noktasıyla da yapamayız, o nedenle zaman içinde bu tür cisimlerden daha çok fazla bulmayı ümit ediyoruz. Hatta Güneş Sistemi’nin 4,5 milyar yıllık tarihi içinde, mutlaka birkaç tane yıldızlararası cismin Dünya’ya, Ay’a çarpmış olma ihtimali vardır diye spekülasyon yapsak çok da yanlış olmaz. Ama kim bilir kaç milyon yıl önce çarptı, nereye çarptı bilemeyeceğimiz için o kaya parçaları öylece olduğu yerde bekleyecek. Belki de kim bilir Dünya’ya yaşam birkaç milyar yıl önce böyle bir kuyrukluyıldız ile ulaştı. 

Bu tür yıldızlararası cisimleri bugüne kadar tespit edemedik. Çünkü hem çok hızlılar, hem de çok küçük. Yakın zamanda Şili’de inşaatı bitecek olan 8,4 metre ayna çapıyla LSST (Large Synoptic Survey Telescope), her birkaç günde bir bütün gökyüzünü çok derin kapasiteyle tarayacak. Bu tür yıldızlararası cisimlerin keşfi inanıyorum ki kısa bir süre sonra sıradanlaşacak.

Bu yazı Atlas Dergisi için yazılmıştır, dergi sayfalarını indirmek için pdf’i tıklayınız.

Uzay Atlası (Atlas – Kasım 2019)