Site icon Dr Umut Yildiz

Üniversitelerde Öğrenci Kulüplerinin Önemi

Eğitim sistemimiz hakkında birçok eleştiriler olsa da özellikle son yıllarda öğrencilerin kendi inisiyatiflerini kullanarak kulüpler kurarak, projeler yapıp sonrasında yarışmalara katılarak aktif olmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz. Elbette üniversite kulüpleri eskiden de vardı ama o zamanlar bir kulüp odası almak için belki bir sene geçer, bilgisayar almak için ikinci sene geçer, bir-iki konuşmacı da davet ederdik ve hoop okul biterdi. Artık bu zamanda bu kulüplere katılmak ve aktif proje yapmak gayet normal hale geldi.

Günümüzde ben dahil birçok öğretim üyesi yüksek lisans veya doktora için öğrenci seçerken sadece ana akım derslerden aldığı notların çok yüksek olması ile ilgilenmiyor. Evet o da bir nevi önemli, çünkü eline verilen bir işi başarıyla bitirip bitirmediğin bir kıstas olsa da, artık “peki başka ne yaptın” deniliyor. O dersler herkese verildi, sınıfa girdin, oturdun, dinledin, verilen ödevleri yaptın, büyük ihtimalle son gece sınavlara çalıştın ve dersi geçtin. Tamam da herkes eninde sonunda geçiyor, bu bir kıstas değil artık. İyi notla geçersen de sana verilen işi belki özenerek yaptığını düşünebiliriz. Ama bu, senin bu konu, bu alan veya bu bölüm hakkında hevesli, şevkli, ateşli olduğunu göstermiyor. Senin bu alana ne kadar hevesli olduğun esas ders dışı aktivitelerinle çok daha rahat bir şekilde anlaşılabiliyor. Yani bir öğrenci kulübüne katılımın, ya da senin ilgi alanına uygun kulüp yoksa senin kurman, kulübe başka arkadaşlarını ikna etmen, kafa kafaya verip proje planlamanız, sonra bu proje için fon (sponsor) nereden bulacağınızı düşünmeniz, sonra fonu bulunca plan dahilinde projede ilerlemeniz, proje sırasında grup arkadaşlarınızla çok farklı düşüncelerde olup tartışmalarınız, sonra bu tartışmaları bir sonuca bağlamanız, neticede projeyi bitirip, belki bir ulusal veya uluslararası yarışmada sergilemeniz, yarışmanız. Aslında ne çok şey saydım, değil mi? Hepsi de karşılaşılan durumlar, ama her bir maddenin sizi ne kadar çok geliştireceğini fark ettiniz mi? Tek tek bakalım isterseniz. Kulüp kurmaya çalışmak sizin girişimciliğinizi tetikleyecek, kulübe takım arkadaşı bulmak sizin kişilerarası ikna yeteneğinizi geliştirecek, proje planlamanız “ben de bu dünyada herkesin bilmediği bir şeyi düşünüyorum” diye size motivasyon verecek, fon ararken çaldığınız bütün kapılar size kapanacak, kimse size para vermek istemeyecek ama siz pes etmeyeceksiniz, çünkü projenize güveneceksiniz ve aramaya devam edeceksiniz, arkadaşlarınızla ilişkileriniz size iyi bir takım çalışanı ve liderlik vasıfları kazandıracak ve en sonunda da yarışmaya katılımınız sizin bu uzunca uğraştığınız süreci taçlandırmanız olacak. Elbette yarışmadan derece alarak çıkmak zorunda değilsiniz, belki ilk defa katılıyorsunuz ama sizin için büyük bir deneyim olacak ve seneye çok daha iyi hazırlanıp dereceye girmeyi planlayacaksınız.

Nereden nereye değil mi? Bana yıllar önce Türkiye’nin ESO’ya (Avrupa Güney Gözlemevi) girme hayalleri yaşadığımız sırada ESO Genel Müdürü şu örneği vermişti. “Şimdi siz kendinizin bir alanda çok iyi olduğunuzu düşünüyorsunuz ve uluslararası olimpiyatlara hazırlanıyorsunuz. Ancak o alanda daha önceden hiç yarışmacı göndermemişsiniz ve çalışmalarınızı ülke içerisinde, doğal olarak başka ülkelerin çalışmalarını görmeden yapıyorsunuz. Gün geliyor, olimpiyatlara katılıyorsunuz ve bir de bakıyorsunuz ki çok gerilerde kalmışsınız ve belki sonuncu olmuşsunuz. Şimdi önünüzde iki yol var: Birincisi, zaten bunlar çok iyi, biz bunlara yetişemeyiz deyip, bir daha yarışmaya katılmazsınız ve ülke içerisinde kalıp, biz en iyiyiz diyerek de kendi ülkenizin halkını kandırabilirsiniz; ikincisi de, bu sefer diğer ülkelerin ne yaptıklarını inceleyerek yeniden ve daha kapsamlı hazırlanırsınız ve dünya ile entegre olursunuz.” Bu da benzer bir şey. Özellikle kendi üniversite sıralarından çıkmayan, sadece verilen dersleri alan bir öğrenci bu özelliklere nasıl ulaşsın, değil mi? Belki dereceye girer ya da bölüm birincisi olur ama sadece kendi bölümünü gördüğünden kendinin en iyisi olduğunu düşünebilir. Ancak aynı dersi Coursera, edX, Udemy gibi online kurslarla da takip edip, Dünyada şu anda bu derste neler öğretilir diye merak ettiğinde kendisinin sadece tek bir dersle ne kadar öğrenmiş olduğunu fark eder.

Olimpiyat örneğine geri dönersek, daha ilk yenilgide birinci yolu seçerseniz zaten niyetiniz gelişmek ve kazanmak üzerine kurulmamış demektir. Motivasyon çok önemli elbette ama ilk yenilgide pes etmemek daha önemli. Steve Jobs, Jack Ma gibi insanların başarısızlık videolarını izleyin, pes etmemek ne demek daha iyi anlayabilirsiniz.

Gelelim bu sene 9-11 Haziran’da Teksas’ın Stephenville şehrinde yapılan Cansat yarışmasına. Toplam 40 uluslararası takımın yarıştığı yarışmada Türkiye’den 10 üniversite takımının katıldığını görünce, öğrenci arkadaşlarımıza destek olmak için ben de orada bulundum. Türkiye’den katılan takımlar, İstanbul Teknik Üniversitesi (iki takım, APIS-ArGe ve Anka), Yıldız Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Şehir Üniversitesi (2 takım), Sakarya Üniversitesi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, İstanbul Arel Üniversitesi, Türk Hava Kurumu Üniversitesi. Bütün takımlar gerçekten çok ilginç dizaynlar ile yarışmaya katıldılar ve yarıştılar. Geçen senelerden katılanlar, birçok olumsuz organizasyon eksikliklerinden bahsetmişlerdi, örneğin geçen sene Cansat’ların fırlatıldığı birçok roket havada patlamış ancak bu sene böyle bir kaza hiç yaşanmadı ve gayet güzel bir organizasyon oldu. Yarışmanın amacı bir rokete bir konteyner içinde bir planör yerleştirmek. Roket belli bir yüksekliğe çıkınca konteyner ve planör ayrılıp, aşağı doğru düşerken her saniye hava basıncı ve sıcaklığı ölçecek ve aynı anda radyo iletişimi ile misyon kontrol istasyonuna bu aldığı verileri aktaracak. Daha birçok detayları olsa da özetle ilginç bir yarışma diyebiliriz. Yarışmanın sonunda da Türkiye’den en yüksek dereceyi alan İTÜ APIS-Ar-Ge takımı da dördüncülük derecesini alarak bizleri gururlandırdı.

Orada gözlemlediğim bazı notları da, hem bu yarışmaya gelecekte katılmayı planlayanlar hem de yurt dışındaki herhangi yarışmalara katılmak isteyen öğrenci arkadaşlar için aktarayım.

Öncelikle uzun bir çalışmanın ardından yurt dışındaki böyle bir yarışmaya katılmaya hak kazandınız, bu çok güzel bir şey, tebrikler. Ama yurt dışına çıktığınızda bence yapmanız gereken ilk şeylerden birisi, diğer ülkelerin takımlarıyla da tanışmak, onlarla kaynaşmak, muhabbet etmek ve belki bilgi ve deneyim paylaşımı olmalı. Sadece Türkiye takımları değil, birçok takım hala son anlarda bile Cansat’larına lehim yaptıklarından böyle bir kaynaşmayı pek göremedim. Sonuçta artık yurt dışındasınız, zaten beraber geldiğiniz arkadaşlarınızı geldiğiniz şehirlerde bol bol göreceksiniz, burada da beraber dolaşıp başka ülkelerin insanlarıyla hiç tanışma ihtiyacı bile hissetmeden ülkeye geri dönmek, fırsatların pek de değerlendirilemediğini gösteriyor. Kısaca yurt dışına başka Türklerle beraber çıkıyorsanız, beraber dolaşmayın demiyorum ama mutlaka aranıza bir ya da birkaç yabancı alın. Böylece hem onların kültürlerini öğrenin, hem de İngilizcenizin ne kadar iyi ya da kötü olduğunu görün ki eve döndüğünüzde İngilizcenizi geliştirmeniz için motivasyonunuz olsun.

Diğer bir notum da o kadar basit ama vakit alabilecek şeyler son dakikaya bırakılmıştı ki, birçok öğrenci vaktini burada bunlara harcadı. Bu sadece Türkiye takımları için geçerli değil, birçok yabancı takım da benzer pozisyonlardaydı. Keşke gelmeden önce her şeyi Türkiye’de bitirip, tamamen hazır olup, öğrenciler Teksas’ta sadece yukarıda bahsettiğim sosyalleşmeyi yapsalardı ve yarışma günü de yarışıp, bu geziden en yüksek faydayı sağlayarak dönselerdi. Dediğim gibi bu gözlemler ve öneriler sadece bu Cansat yarışması için değil, yurt dışında herhangi bir yarışmaya katılan öğrenci arkadaşlarımız için de kabul edilebilir.

Netice olarak en başarılı şirketler bile kendi sektörlerindeki küresel şirketlerin geliştirdiği teknolojileri takip ederek yarıştan kopmama ve sürekli daha iyisini yapma stratejisini izliyorlar. Henüz üniversitedeki bir öğrenci olarak böyle bir bilinçte olmayabilirsiniz ama Dünya gerçekten küçüldü ve ne üniversitenizin ismi ne de ana akım aldığınız ve herkese verilen derslerin bir önemi kaldı. Artık önemli olan sizsiniz, kendinizi ne kadar geliştirdiğiniz ve zamanınızı nasıl kullandığınız çok önemli. O bakımdan öğrenci kulüpleri ile proje yapmayı zaman kaybı olarak düşünmeyin ve gelecek adına, kendi geleceğiniz adına yeni projeler yapın.

Bu yazı Popular Science Turkiye Dergisi için yazılmıştır, dergi sayfalarını indirmek için pdf’i tıklayınız.

Yıldız Günlükleri (Popular Science Turkiye – Temmuz 2017)

Exit mobile version