Dr Umut Yildiz

Hawaii’deki Otuz Metrelik Teleskop ve Protestolar

Bu sene 235.’si düzenlenen Amerikan Astronomi Derneği’nin yıllık toplantısı için Honolulu, Hawaii’deydim. Hawaii, 8’i büyük olmak üzere birçok küçük adadan oluşan bir takımada. Eyaletin başkenti Honolulu, orta büyüklükte olan Oahu adasında. Hawaii takımadasındaki “Big Island” (evet adanın adı bu, aynı bizim Büyük Ada gibi), astronomlar için çok özel bir öneme sahip. Bu ada, dünyanın en iyi gözlem noktalarından birisi olan Mauna Kea dağına ev sahipliği yaptığı için dünyanın en büyük teleskop cennetlerinden birisidir. Genelde ülkeler büyük teleskoplarını koymak için kuzey yarımkürede Mauna Kea’yı, güney yarımkürede de Şili’nin And dağlarını tercih ederler.

4200 metre yükseklikteki Mauna Kea dağına, hem ABD, hem de uluslararası işbirliği yapan birçok ülke 1967’dan beri teleskoplarını koyuyor. Bir yere gözlemevi kurarken, en büyük masraf kalemini teleskobun kendisi olarak düşünebilirsiniz ama bir yere ilk defa kurulacaksa teleskop genelde masrafın yarısıdır, çünkü o dağa ilk defa kurulacak olan altyapı, teleskop kadar yekûn tutar.

Altyapı içinde, o dağın tepesine yapılacak olan yol, yolun sürekli bakımı, elektrik, su, hızlı internet hattı vb. gibi maddeleri ekleyebiliriz. Doğal olarak Mauna Kea dağında halihazırda bir gözlemevleri dizisi olduğundan dolayı hazır altyapı bulunuyor ve yeni bir teleskop kurulmak istendiğinde de Mauna Kea dağı hemen öne çıkıyor. Halihazırda Mauna Kea’da 11 ülke tarafından desteklenen, morötesi, optik, kırmızı-öte ve milimetre dalga boylarında gözlem yapabilen toplam 12 adet teleskop, çalışıyor.

Mauna Kea Dağı Gözlemevi. Resim: Frank Ravizza

DEV TELESKOPLAR ÇAĞI

Dev teleskoplar çağına çok az kaldı. Uzun yıllar süren dev teleskop proje önerilerinin değerlendirilmesi ve sonunda kabul edilmelerinin ardından şu anda 3 dev teleskop inşa ediliyor. Aslında ikisi halihazırda inşa ediliyor, ama birinde sorunlar var. Zaten ben de bu yazıda sorunları olan TMT’den bahsedeceğim.

Dev teleskopların ilki 39 metre çapıyla Avrupa Güney Gözlemevi’nin Şili’nin Atacama Çölü’nün Cerro Armazones tepesine kurmakta olduğu Avrupa Aşırı Büyük Teleskobu, E-ELT (European Extremely Large Telescope) ve diğeri de ABD’nin yine Şili’nin La Serena bölgesine kurmakta olduğu 25 metre çaplı Büyük Magellan Teleskobu, GMT (Giant Magellan Telescope). Üçüncüsü de kuzey yarımküreye konuşlanmak üzere Hawaii’de Mauna Kea üzerine konacak olan 30 metre çaplı Otuz Metre Teleskobu, TMT (Thirty Meter Telescope). Teleskop isimlerini koyarlarken astronomların hayal gücünü eleştireceğinizi biliyorum, lütfen yapmayın, genelde büyük teleskop isimleri hep böyle. Hiçbiri İngiliz dili ve edebiyatı bölümü bitirmedi.

Bu teleskoplardan detaylıca daha sonraki yazılarda bahsedeceğim. Madem böyle heyecanlı bir gelecek bizi bekliyor, her şey çok güzel ama peki sorun ne diyebilirsiniz. Hawaii’nin yerli halkı, bu dağı yerel tanrılarının ve atalarının ruhlarının yaşadığı bir yer olarak düşündüğünden dolayı tanrıların, astronomların teleskopları tarafından daha fazla rahatsız edilmesini istemiyorlar. Aslında bu protestolar 1960’larda daha ilk birkaç teleskop yapılınca başlamış ve 1977’de dağın kültürel mirasına saygı duyulmak üzere ilk dokümanlar hazırlanmaya başlanmış.

Ancak son dönemlerde inşa edilen her yeni teleskop, yeniden seslerin yükselmesine sebep olmuş. Anlaşmaya göre, bir teleskop oraya inşa edilir, anlaşma süresince bilim amacıyla kullanılır ve süre bitince, teleskobun bulunduğu yerde tek bir metal kalmayacak şekilde sökülür ve sanki hiç oraya bir şey konmamış gibi eski doğal şekline getirilir. Sonra bu tepeye yeni bir teleskop kurmak isteniyorsa da, buradaki başka bir teleskop önce tamamen sökülür, o teleskobun elindeki yer hakkı yeni teleskop için kullanılır.

En büyük sorun, Mauna Kea’ya SMA (Submillimeter Array) teleskop dizisi yapıldığında ortaya çıkıyor. Daha önce kara delik fotoğrafları çekmek için kullanılan interferometri yönteminden bahsetmiştim. SMA’i inşa etmek için yerel halka tek bir gözlemevi kurulacağı söyleniyor, ancak SMA’in ismi kağıtlarda tek bir gözlemevi olarak geçse de bir interferometri teleskobu olduğundan dolayı 8 tane 6 metrelik teleskoptan oluşuyor. Bunun yanına bir de kontrol binası da eklenince tek seferde 9 tane yer işgal ediyor ve kandırılmış hisseden yerel halkın ciddi öfkesine yol açıyor!

HAWAII’DE TMT PROTESTOLARI

2009 yılında TMT projesine konum olarak Mauna Kea seçildikten sonra tartışmalar başladı. SMA travmasını atlatamayan yerli halk, TMT’ye ilk andan beri kesinlikle karşı çıkıyor. Sorasında, TMT’ye hak açılması için yaşı eski olan 3 teleskobun (CSO, UKIRT ve Hoku Kea teleskopları) tamamen kapatılması ve yerinin yeşillendirilerek yeniden doğaya kazandırılmasına karar veriliyor. Ancak bu, yerlilere yetmiyor ve 7 Ekim 2014 itibariyle adada protestolar başlıyor. 2 Nisan 2015’te de yerliler inşaat kamyonlarının geçtiği yolu tamamen kapatınca gözaltına alınmalar başlıyor ve sonrasında konu daha da büyüyor.

Game of Thrones’un Khal Drogo’su olan Hawaii yerlisi Jason Momoa da protestolara sosyal medyadan katılınca tüm dünya duyuyor. Protestolar dinmeyince Hawaii valisi 20 Nisan’a kadar inşaatın durmasına karar veriyor. Tabii bu sırada daha da hazırlanma fırsatı bulan yerli halk, 21 Nisan’da 25 bin kişi ile başkent Honololu sokaklarında protesto yürüyüşü yapıyor. Olayların bu kadar büyümesi neticesi, 2 Aralık 2015’te Hawaii mahkemesi TMT’nin izinlerini iptal ediyor ve inşaat tamamen duruyor. Astronomlar da mahkemenin kararına saygı göstererek, inşaat kamyonları ve başladıkları inşaatı tamamen geri çekerek yeniden izin için başvuruyor.

TMT Teleskobu

Yıllar süren davalardan sonra 2018’in sonunda yeniden inşaat için izin veriliyor ve inşaata 15 Temmuz 2019’da başlanması planlanıyor. Tabii yerliler bu haber üzerine 15 Temmuz’da yine dağa çıkan yolu kapatıyorlar. 16 Temmuz’da fiziki şiddet olabileceği tehlikesi, güvenliğin sağlanamadığı gerekçesiyle diğer teleskoplarda çalışan bütün personel aşağı indiriliyor ve o teleskoplar da geçici olarak kapatılıyor. Teleskoplar ancak 9 Ağustos’ta yeniden açılıyor. Burada şunu da not etmeliyim, konuştuğum astronom arkadaşlarım, aslında yerlilerin öcü gibi gösterildiği ve silahları olmayan protestocuların, görevi olan astronomların dağa çıkışını hiçbir zaman engellemediklerini söyledi. Ama o günden sonra 25 Aralık Christmas gününe kadar yol tamamen kapatılmış ve astronomlar hariç turistlerin ve halkın dağın tepesine çıkmasına hiç izin verilmemiş. Ben de tam yolun daha yeni açıldığı hafta oradaydım.

O bölgeyi şöyle anlatayım. Mauna Kea dağı her ne kadar 4200 metre yüksekliğe sahip bir dağ olsa da, aşırı yayvan olduğundan dolayı, dolambaçlı yollarla zirveye çıkmıyorsunuz. Adayı kaba bir üçgen olarak düşünürseniz, adanın batı yakasında Kona şehri, doğu yakasında da Hilo şehri yer alıyor. Ortasında kocaman bir dağ olan ada olduğundan dolayı bu iki şehir arasındaki bağlantı, adayı tam ortadan yaran dümdüz bir otoban ile sağlanıyor. Saddle Road denen bu yol, adı gibi bir at eğeri şeklinde. Yani bu otobandan geçerken aslında önce dağa tırmanmış ve sonra inmiş oluyorsunuz.

İşte bu otobanın neredeyse tam ortasında Mauna Kea zirvesine çıkan bir viraj var ve bu virajdan dönünce 6,5 km ilerisinde astronomları yaşadığı Hale Pahaku rezidansları ve halka açık bir ziyaretçi merkezi var. Burayı da geçtikten sonra 15 km yukarıda da dağın tam zirvesine ulaşıyorsunuz ve burada bütün teleskopları görebiliyorsunuz. Bu seferlik zirveye çıkamadım ama 2009’da buradaki James Clerk Maxwell Teleskobunda gözlem yapmak için geldiğimde birkaç kilometrede bile iklimin inanılmaz derecede değiştiğine şahit olmuştum. Adanın okyanus seviyesinde suda yüzerken, aynı gün dağın zirvesinde kar fırtınasından ilk gece gözlem yapamamıştık.

Ben geçen ay, 3 Ocak 2020’de ziyaretçi merkezine gitmek için protestocuların olduğu kavşağa ulaştığımda hala çok ciddi bir şekilde protestoların devam ettiğini gördüm. Yerliler altı ay boyunca orada kaldıklarından orada onlarca çadır ve insana rastladım. Hatta yerlilerin bölgede küçük çaplı bir köy kurduklarını bile söyleyebilirim. Aslında onlarla orada konuşmayı çok istiyordum ama TMT destekleyen bir astronom olduğum ve kültürlerini de hiç bilmediğimden dolayı ağzımdan yanlış bir kelime kaçırırım diye pek de cesaret edemedim.

Arabamızla oraya ulaştığımızda protestoculara selam verdik, onlar da bize gülümseyerek selam verdiler ve yavaşça geçtik gittik. Yol halka kapatılınca ziyaretçi merkezi de doğal olarak altı ay boyunca kapalı kalmış. Biz gittiğimizde daha yeni açılmıştı ama bu bahaneyle de yenileme inşaatı yapmışlar. Her ne kadar Hawaii Yüksek Mahkemesi 30 Ekim 2018’de TMT inşaatına izin vermiş olsa da kısacası durumlar hala karışık.

TMT Protestocuları. Photo: Umut Yildiz

DESTEKLEYENLER VE KARŞI OLANLAR

Yerel Hawaii halkı bu konuda ikiye ayrılmış durumda. Bu arada Hawaii yerlileri deyince eski kovboy filmlerindeki kafalarına kaz tüyü takıp, ateşin çevresinde dans eden tipler aklınıza gelmesin. Belki boş zamanlarında bunları yine yapanlar vardır ama sonuçta bunların hepsi modern yaşamın içine girmiş, standart eğitim alan, vergisini veren ama atalarının kültürünü yaşatmak isteyen ve çok küçük bir kısmı da atalarının inanışlarını devam ettiren Amerikan vatandaşları.

Hawaii dini çok tanrılı bir din ve 4 tane büyük olmak üzere birkaç yüz tane tanrı ve tanrı-çocukları varmış. Bunların meşhurlarından birisi Hawaii adalarını oluşturan Volkan ve ateş tanrıçası Pele. Öte yandan eğer Google Haritaları açıp, şöyle Hawaii adalarının bulunduğu yere bakarsanız diğer kıtaların yerleriyle karşılaştırınca buranın Büyük Okyanus’un (Pasifik) tam ortasında kalan bir yerde olduğunu görebilirsiniz. Hatta okyanus ortasında o kadar zor bir yerde ki, insanlık buraya aslında çok uzun bir zaman önce değil, sadece 1500 yıl gibi kısa bir süre önce, Tahiti adalarından küçük kayıklarla günler süren yolculuklardan sonra gelmişler.

İnsanlar çoğaldıktan sonra yerel tanrılar oluşmuş ve “kapu” denen toplum hayatını düzenleyen tabular/kanunlar ortaya çıkmış. Bu kapular o kadar hassas ve önemliymiş ki, bunlara uymamanın cezası ölüm bile olabiliyormuş. Bu kanunlar arasında fazla balık tutmak, yemeklerin hazırlanışlarında belirli kurallara uymamak, kadınların yemek sırasında erkeklerden ayrılması ve başka yerde yemesi, adet gören kadınların toplumdan uzaklaşmak zorunda olmaları, tanrı temsilcisi rahiplere dokunmak, yaklaşmanın yasak olması vb. gibi tabular var. Mauna Kea’nın önemi de, tanrıların yaşadığı, yarı-tanrıların ve rahiplerin gömüldüğü kutsal bir arazi olması.

Ben Mauna Kea dağı üzerinde giderken yol kenarında “Kapu” diye yazan işaretler gördüm, yani belli ki hala bu insanlar mevcut. İlk olarak şunu belirtmek gerek,”yeter, dağa çok fazla teleskop koydunuz, tanrılarımızı rahatsız ediyorsunuz” diye başlayan yerli protestoları, büyüyüp artık başka bir şeyin sembolü haline gelmiş durumda: Emperyalizm karşıtlığı.

Konuştuğum birkaç kişi, konunun artık astronomları aştığını söyledi. “Bu insanların öfkesini ne dindirir, şu anda TMT’nin iptal edildiği söylense mutlu olurlar mı?” diye sordum. “Hayır” dediler, 15’den fazla farklı görüş varmış. Bunların içinde hala eski Hawaii krallığı özlemi içinde olanlar, yerel tanrılara inanan ve Mauna Kea’yı kutsal kabul edenler, Amerikan emperyalizmine karşı durmak isteyen gruplar, Hristiyan olup beyaz adamın kendilerini fakir bıraktığını düşünenler gibi birçok fikir var. Öte yandan bütün yerliler TMT’ye karşı değil. Birçok yerli Hawaiili bilim insanı, astrofizikçi var ve bu teleskoptan direkt faydalanacaklar. Bilim dostu, teleskobun ekonomiye katkısını ve istihdam sağlayacağını düşünen yerliler de TMT’ye destek veriyorlar. Hatta açıktan destek veren birkaç şirket, protestocuların boykot listesine girmiş bile.

Türkiye’ye göre Dünya’nın arka tarafında da insanlar hassas olunca aynı tepki oluyormuş demek ki. Öte yandan bizim Amerikan Astronomi Derneği’nin yapıldığı Kongre Merkezinin önüne TMT’yi destekleyen gruplar da gelip, pankart açıp, bize selam verdiler. Yakın bir zamanda, Hawaii eyaletine kayıtlı vatandaşlar arasında yapılan bir ankete göre halkın %64’ü TMT’nin yapımını desteklerken, %31’i karşı çıkmış. Kalanların da %3’ü kararsız ve diğer %3’ü de umurumda değil demiş. Hawaii vatandaşı olan diğer gruplar yani Beyaz Amerikalı, Japon, Filipin ve Çin asıllıların da çoğunluğu TMT’nin yapımına destek veriyor. Yerli Hawaiililerin %48’i karşı gelirken, %44’ü de destekliyor. Bu arada anketi yaş gruplarına göre bölmüşler ve ilginç bir şekilde 50 yaş üzerindekilerin %74’ü destek verirken, 50 yaş altındakilerin ise sadece %42’si desteklemiş. Görünen o ki, bu zamanın trendi olarak aşılanan ulusalcılık Hawaiili gençlerde de popüler.

TMT’yi destekleyen yerli halk. AAS235 kongre merkezinin önü, Honolulu. Photo: Umut Yıldız

TMT NE PLANLIYOR?

TMT konsorsiyumu bu kadar engellemelere rağmen ayakta durup bu teleskobu yapmakta kararlı. Bir şekilde orta yol bulunacağını düşünüyorlar. O nedenle halkın da seveceği birçok inovatif fikirler üretiliyor. Her şeyden önce, ilk defa bu kadar büyük bir teleskop yapıldığından dolayı birçok dizayn ilkleriyle karşımıza çıkıyor. Dünyanın en büyük teleskoplarından biri bile olacak olsa, geçmişte yapılan neredeyse bütün teleskoplardan daha çevreci bir bakış açısıyla, Mauna Kea üzerinde sıfır atık amaçlayarak çevreye en saygılı teleskop olmayı amaçlıyor.

Konulacağı arazi tam olarak Mauna Kea’nın en üst tepesi değil. Biraz daha aşağıda, lavların açtığı bir düzlük üzerine inşa edilecek. Sonuçta 18 katlı bir apartman büyüklüğünde olacağından, adanın %14 bölgesinden veya halkın yaşadığı bölgelerden de %15’i tarafından görülebilecek. Aslında hassas noktalara dokunmamak için ilan broşürlerinde bu bilgi gururla sunulmuyor, hatta “only 14%” diye geçiyor. Yani “sadece” adanın %14’ünden görünecek, “varlığımızı bile hissetmeyeceksiniz” demek isteniyor. Dağların müthiş görüntüsünün bozulmaması ve Hawaii eyaleti tarafından önceden belirlenen kutsal bölgelerden görünmemesi için bu lokasyon özel olarak hesaplandı (karşılaştırma için Kabe’den görünebilen çevresinde tek bir yüksek yapının olmadığını düşünün). Hatta bazı yüzey sönümleyici materyaller kullanıp, görüş bölgesindeki yerlerin bile teleskobu görmemesini sağlamak istiyorlar.

Diğer teleskopların hiç yapmadığı üzere, TMT ilk defa kullandıkları yerin kirası olarak yıllık 1 milyon dolar vermeyi kabul ediyor. Tabii Mauna Kea, herhangi bir kişi ya da kurumun malı olmadığından dolayı (devlet arazisi) bu kirayı tahsil edecek bir kurum da yok, o nedenle bu kira parası Hawaii yerlilerine eğitim ve Mauna Kea’nın korunması gibi amaçlarla kullanılacak.

Ancak bu kiranın da yeterli olmadığını söyleyen gruplar da varmış. Diğer teleskopların tek kuruş kira vermediğini göz önüne alırsak, yine de fena değil. TMT’de çalışan insanların (astronomlar, mühendisler ve taşeron firmalara kadar herkes) adanın yerli kültürleri ve dinleri hakkında dersler alıp, çalışan herkesin aynı hassaslığa sahip olmasının sağlanması öngörülüyor. Aynı zamanda yerlilerin kültürel bayramlarını müteakiben yılda dört gün Mauna Kea’yı sessiz hale getirip doğayı dinlemek de planlar arasında.

Kısacası neredeyse 100 yıllık mevzu astronomların başına patladı. Aslında konu bu noktalara hiç gelmeyecekken ve daha önceden gruplar arasında halledilecekken yılan hikayesine döndü. Öte yandan iyi tarafı da bu teleskobu duymayan kalmadı. Ben Los Angeles’ta bile taksiciye NASA/ JPL dediğimde, orası neresi derlerken, Hawaii’deki taksi şoförüyle dakikalarca TMT muhabbeti yapabildim. Yani güzel tarafı, TMT’yi duymayan kalmamış, bir de bu teleskopla neleri keşfedebileceğimizi bilseler…

Bu yazı Popular Science Turkiye Dergisi için yazılmıştır, dergi sayfalarını indirmek için pdf’i tıklayınız.

Yıldız Günlükleri (Popular Science Turkiye – Şubat 2020)

Exit mobile version