İnsanlık 10 Yıl içinde Mars’a gidebilir mi?

Print Friendly, PDF & Email

Mars Society (Mars Derneği), 1998 yılında Dr Robert Zubrin tarafından yazdığı “The Case for Mars” kitabının ardından aynı isimle düzenlenen konferanslar sonrasında kurulmuştur. Geçen ay yirmincisi yapılan bu konferansa Popular Science Türkiye adına katıldım. Mars’a seyahat ve orada yaşam ile ilgilenen yüzlerce ilgilinin katıldığı konferansta o kadar farklı konulara değinildi ki, Mars’ta bir koloni kurup orada yaşamak için her türlü detayı düşünen insanların varlığı beni gerçekten mutlu etti. Katılımcılar arasında tıp doktorları, mühendisler, bilim insanları, işletmeciler, sanatçılar, politikacılar, yazarlar gibi her alandan insanlar vardı ve birçok kişi kendi uzmanlığı kapsamında Mars için neler yapabilirim diye fikirlerini sundu.

Tartışılan konular çok çeşitliydi. Mars’a nasıl gideceğiz, oradaki koloni günlük yaşamını nasıl geçirecek, Mars turizmi nasıl olacak, Mars modası, oradaki tıbbi deneyler, yeni ilaç araştırmaları, madencilik çalışmaları gibi konulara ek olarak daha politik sorular yani Mars’ta bir hükümet kurulacak mı, orada yaşayanlar, doğanlar hangi ülkenin vatandaşı olacak, bir Mars pasaportu olacak mı, orada yeni bir dil gelişebilir mi gibi onlarca sorular ve cevapları konuşuldu.

Mars’a ne zaman ve nasıl gitmeliyiz konuları apayrı tartışma konusuydu. Malum bu aralar NASA, SpaceX, Boeing ve Lockheed Martin’in ilk insanı Mars’a götürme planları, geliştirdiği araçları ve aralarındaki henüz sonuçsuz büyük yarış dikkat çekiyor. NASA’nın Mars’a ilk insanı ulaştırması için 2035 yılı hedefi var. Bu hedefe ulaşmak, şu anki bütçe ve gelişim ile zor olsa da henüz o tarihe kadar daha 18 yıl olduğu için psikolojik olarak olumsuz etkilenmemek için şimdiden tarihi uzatıp yeni bir tarih vermek istenmiyor. Ancak SpaceX, 2025 gibi bir tarihte hala ısrar ediyor. Açıkçası bence özel şirket olduğu için NASA bürokrasisine takılmadan birçok riske girebilir ve istediğini yapabilir ama bu tarih bana çok da olası gelmiyor. Tabii şimdilik her şey Elon Musk’ın bu hayali devam ettirmesinde ve elbette şirketlerini süreç içinde iflas ettirmemesinde bitiyor.

Öte yandan Mars’a nasıl gitmemiz gerekiyor sorusu için belli bazı düşünce kampları gördüm ve açıkçası da her birinin de argümanları çok sağlam. Kimisi şu anda Uluslararası Uzay İstasyonunu (ISS) ve diğer birçok şeyi bırakalım Mars’a odaklanalım derken, kimisi önce Ay’a gidelim, orada üs kuralım buradaki deneyimle Mars’a gidelim diyordu. Ayrıca önce Ay ve Mars çevrelerinde dolanan uzay istasyonları kuralım, buralar Dünya’nın ileri karakolu olsun şeklinde farklı bakış açıları vardı. Hatırı sayılır bir grup, ISS’in bizi Dünya hapishanesine kapattığını ve bugüne kadar 150 milyar dolardan fazla maliyeti olduğundan Mars projelerine yeterince başlayamadığımızdan dert yanıyordu ve Mars için ISS’in hızlıca kapatılmasını istiyorlardı. Burada benim görüşüm de iki yönlü ne ISS ile ne ISS’siz, kararsızım. Çünkü Mars’a gidecek teknolojik imkanlar için bütçe ayırabiliriz, binlerce insanı istihdam edebiliriz ancak uzayda bir insan nasıl yaşar bunu teorilerle öğrenemeyiz, mutlaka bazı insanların uzun süreler boyunca uzayda yaşamaları gerekiyor, böylece orada oluşabilecek birçok problemin de erkenden önünü alma şansı oluyor. Uzayda hasta olsan ne olur, kabinde yangın çıksa nasıl söndürürsün, oksijen tankı delinse ne gibi bir yedek mekanizması var, bunun gibi binlerce sorunun cevabı uzun yıllar boyunca ISS’de çalışan yüzlerce astronotun emeği ile cevaplandı ve bu cevaplar Mars yolculuğu için hazırlanıyor. Yani ŞSS olmasaydı, gözü kapalı bir Mars yolculuğu yapıyor olurduk, aynı ilk Ay’a gidilmesi gibi. Ancak Ay’a gitme motivasyonu o sırada milliyetçi amaçlar taşıyordu. Şu anda ise oraya yerleşmek söz konusu!

Obama, 11 Ekim 2016’da CNN yorum sayfası için kaleme aldığı yazısında 2030’lu yıllarda ABD’nin Mars’a gitmesi ve güvenli bir şekilde geri dönmesi ve nihai hedef olarak da bir gün orada insanoğlunun uzun süre yaşamasını anlatmıştı. Tartışmalardan biri de bu konuşmanın hiçbir anlam ifade etmediği yönündeydi. Çünkü sadece birkaç ay sonra yani Ocak 2017’de koltuğu devredecek olan bir başkanın bu söylediği uzun vadeli hedefi yapmasına bir imkân yoktu, bu aynı ben söyleyeyim başkaları yapsın demekten farklı olmuyor yorumu yapıldı. Bir başkan, başkan olduktan sonra böyle uzun vadeli ve yüksek bütçeli bir programı listesine alırsa gerçekleşme şansı daha yüksek oluyor. Örneğin, John F. Kennedy, göreve geldikten bir yıl sonra 12 Eylül 1962’de Houston’da Rice Stadyumunda ABD’nin on yıl bitmeden Ay’a insan göndereceğini hedeflemişti. Bu konuşma ile Sovyetler’le olan uzay yarışını kaybettiğini düşünen Amerikan halkına da büyük bir güven vermişti. O sıralarda yaşanan soğuk savaşın etkisiyle, bu uzay yarışının ana hedefi Ay’a uzun süreli yerleşme yerine, Ay’a gidip oradan bir selfie çekmek ve kapitalizmin komünizmden daha iyi olduğunu Sovyetler’e ve Dünya’ya kanıtlama amacı taşıyordu. Özellikle ABD’nin Ay’a varışının ardından Sovyetlerin pes etmesiyle de Ay yarışı tamamlanmış oldu. Tabii bu pes etme anında olmamıştı. Özellikle Apollo 13 misyonunun Neil Armstrong ve takımını Ay’a indirmesinin hemen ardından uzay yarışının devam edeceğini düşünen NASA, o sırada Mars’a ilk insan göndermenin planlarına başlamıştı ve hatta 1980’lerde bunun gerçekleşeceğini belirten basın bültenleri yayınlamıştı. 60’ların sonu 70’lerin başında Ay yarışı nihai hedefine ulaştığından devam edemedi. Ondan sonra NASA ve uzay programında iki büyük kalem bütçeyi büyük oranda emdi. Bunlardan birisi Shuttle (Uzay Mekiği) programı ve diğeri de daha önce bahsettiğim Uluslararası Uzay İstasyonu programıydı.

Mars’a yola çıktık diyelim, ilk etapta Mars’a gidecek her türlü yaşamsal malzemelerin de Dünya’dan götürülmesi gerekiyor. Ancak özellikle içme suyu, yiyecek, işlenmiş metal, geri dönüşler için yakıt ve oradaki insanların hayatlarını kendi kendilerine idame edecekleri ve yerleşim bölgelerini genişletebilecekleri inşaat yapabilecekleri materyallerin hızlıca bulunup, Mars’tan karşılanabilir hale gelmesi gerekiyor, yoksa zaten Dünya’dan uzaya yük taşımanın halen bu kadar pahalı olduğu bir zamanda, Mars projelerini kısa sürede tehlikeye girebilir. Onun için önce Ay’a gidelim diyenlerin argümanı da Dünya’da bulduğumuz birçok şey Ay’da da var, o nedenle Ay’ı önce kolonize edersek ve orayı bir üretim üssü haline getirebilirsek, sonrasında Ay’dan uzaya çıkmak Dünya’ya nazaran çok daha kolay ve ucuz olacağından dolayı Mars’a olan maliyeti düşürecektir deniyor. Uzay araçları Dünya’da üretildiği gibi Ay’da da üretilebilir ancak Mars’ta üretmek şimdilik hiç olası gelmiyor.

Öte yandan Mars’tan ilk dönenler, oradan Dünya’da değerli olabilecek bazı şeyler getirebilir ve bununla belli bir gelir elde edilebilir. İlk etapta Mars’tan gelen her şey çok değerli olacaktır, yani oradan gelecek basit bir kaya parçası bile “Mars kayası” adıyla Dünya’da yüksek meblağlarla satışa sunulacaktır ancak bu durum elbette çok uzun sürmeyecektir.

Mars’a ilk yerleşimcilerin kimler olabileceği üzerine düşünen bir konuşmada, oraya gidecek teknik personel haricinde, bilet alarak gidecek ilk yerleşimcilerin Dünya’da belli bir seviyede maddi imkana kavuşmuş, Dünya turunu tamamlamış yaşlı ve zengin insanlar için bir emeklilik mekânı ya da huzur evi/gezegeni olacağını düşünüyor. Malum ilk bilet ücretleri çok da ucuz olmayacak ve onu karşılayabilecek insanlar mutlaka zengin insanlar olacak. Tabii orada tartışılan mevzulardan biri de Dünya Mars arası seyahati nasıl yapacakları ve orada bakıma ihtiyaç duyacakları gibi konulardı.

İnsanoğlunun her ne kadar sosyal olarak gelişmesi tamamlanmamış olsa da yani bir taraftan açlık, diğer taraftan savaşlar devam ederken uzay ne işe yarar diyenler elbette olacaktır. Ama insanoğlu Mars’a gitmeye hazır ve kim bilir belki bu yolculuk bizi, ülkeleri, insanları, ırkları birleştirecek, belki de Mars için yapılan yiyecek, tohum icat etme çalışmaları açlığı bitirecek. Herkesin beklentisi gibi şimdiki yaşam dönemimiz içinde insanlığın Mars’a gitmesini görmek ne güzel olurdu değil mi?

Bu yazı Popular Science Turkiye Dergisi için yazılmıştır, dergi sayfalarını indirmek için pdf’i tıklayınız.

Yıldız Günlükleri (Popular Science Turkiye – Ekim 2017)