DOKA Dergisi | Başarı Öyküsü

Print Friendly, PDF & Email

Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı Dergisi

Bize kendinizden bahseder misiniz?

1980 yılında Ordu’da doğdum. Üniversiteyi Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nde tamamladım. Ardından Hollanda’daki Groningen Üniversitesi’nde yüksek lisans ve akabinde yine Hollanda’nın Leiden Üniversitesi’nde yıldız oluşumu ve molekül astrofiziği alanında doktora yaptım. Hollanda’daki araştırmamın konusu su ve oksijen moleküllerini bulmak üzerineydi. Leiden Üniversitesi Gözlemevi’nde de Herschel Uzay Teleskobu’nu kullanarak yıldız oluşum bölgelerinde ilk kez su ve oksijen molekülleri keşfeden takımda yer aldım. Sunduğum projenin kabul edilmesiyle de NASA’nın Kaliforniya eyaletinde bulunan ve uzay çalışmalarını yürüten Jet Propulsion Laboratory (JPL) bünyesinde astrofizikçi olarak çalışıyorum. Yakın bir zamanda uzay iletişimi ile ilgili bir alana geçiş yapacağım.

Bu uzay iletişimi hususunu biraz açar mısınız?

Derin uzayda gezegenlere gönderilen ve oralarda bulunan uzay araçları var. Mesela Mars’a gönderilen bir uydu var. Buradaki uzay araçlarının frekans tahsislerinin kontrolü şu anda benim çalıştığım yer olan JPL bünyesinde yapılmaktadır. Ben de yakın bir zamanda bu konuyla ilgili olarak çalışmalara başlayacağım.

Astrofizikçi ne demektir?

Biz aslında uzayı fiziksel mekanizmaları kullanarak anlamaya çalışıyoruz. Fiziksel nesneleri araştırıyoruz. Uzaydaki birçok farklı cisimlerin kütleleri, birbirleriyle etkileşimi, doğumu, ölümü, nerede, nasıl yaşadıkları, kendilerini nasıl idame ettirdikleri gibi sorulara yanıt arıyoruz. Bir astronom gözlem yapar, astrofizikçi ise bu gözlemlere fiziği katarak onlardan sonuçlar çıkarmaya çalışır.

NASA’yı bize anlatır mısınız? NASA’yı dünyanın diğer kurumlarından ayıran özelliği nedir?

NASA’da gerçekten dünyamızı, çevremizdeki gezegenleri ve evrenimizi tanımayı amaçlayan araçlar ve aletler yapılıyor. Bu yüksek teknoloji aletleri aynı zamanda belli bir süre sonra günlük hayatımıza da giriyor. Diğer taraftan Nasa’yı dünyanın diğer kurumlarından ayıran diğer bir özelliği de bence çok iyi bir halkla ilişkiler departmanının olmasıdır. Bu bölüm sayesinde insanlar NASA’yı çok daha iyi tanıyorlar. Yaptığı çalışmaları çok iyi biliyor ve takip edebiliyorlar. NASA’nın amacını bir konuda keşif yapmak, bir şeyi ilk kez bulmak olarak tanımlayabilirim. Bulunan yeni ürünün seri üretim noktasında ise artık firmalar devreye girer.

NASA‘da çalışmak için mutlaka Amerika’da mı eğitim almak gerekir?

Hayır. Ben Amerika’da hiç eğitim görmemiştim. NASA’da çalışmanın birçok yöntemi vardır. Ben doktora yaparken NASA’da çalışan bir hoca ile çalışmıştım. Doktoramın bitmesine yakın “Birlikte bir proje yürütebilir miyiz?” dedim ve proje önerisi sundum. Tabii ki bu projenin sadece NASA’da yapılabilirliliğinin anlatılması gerekliydi. Uzun bir çalışma ve inceleme sürecinden sonra projem kabul edildi. Projenin kabul edilebilmesindeki diğer önemli etken de söz konusu çalışmanın başka bir eğitim kurumunda yapılıyor olmamasıdır. Projemde “NASA’da bulunan teleskopu kullanarak ilginç bir bilimsel sorunu çözmek istiyorum.” dediğim için projem kabul oldu.

İlerideki yıllarda biz insanların başka bir gezegene taşınabileceğimizi düşünüyor musunuz? NASA bu konu üzerinde çalışmalar yürütüyor mu?

Evet, hatta bizim de bunu görebileceğimizi düşünüyorum. NASA’nın böyle bir çalışması zaten var ve önümüzdeki yıllarda bu konuda daha çok şey duyacağız. Bu projeyle 2035 yılında Mars gezegenine ilk insanların gitmesi ve daha sonra da giden insanların orada belli bir süre yaşayabilmesi hedefleniyor.

Ülkeler NASA’nın projelerinde yer alabiliyor mu? Ülkemizin dahil olduğu böyle bir proje var mı?

NASA’nın projelerine diğer ülkeler de katılabiliyor, ortak olabiliyorlar. Ülkemizin ise NASA’nın uzay çalışmalarıyla alakalı bir projesine dahil olmadığını biliyorum. Dünyanın uzay çalışmaları konusunda gelişmiş birçok ülkesi NASA’nın geliştirdiği birçok projeye katkı sunmaktadır. Ancak ülkemiz için bunu söylemek şimdilik mümkün değil. Bana göre ülkemizin şu anda yapabileceği en önemli şeylerden biri Avrupa Uzay Ajansı’na (ESA) girmek; diğeri ise Türk Uzay Ajansı’nı kurabilmektir.

Canlı yayın uygulaması Periscope üzerinden bağlantıyla takipçilerinizi ve Türk öğrencileri NASA’da tura çıkardınız. Bu ve buna benzer uygulamaların sizce önemi nedir?

Öğrencilerle ilgilenmeyi çok seviyorum. Uzay ile ilgilenecek ve bu alanda çalışmak isteyecek Türk sayısını artırmak adına bu tip organizasyonlarda yer alıyorum. Arada bir Periscope ile canlı yayın yaparak merak edilen soruları cevaplıyorum.

Ülkemizde üniversitelerde seminerler ve konferanslar veriyorsunuz? Yaptığınız bu seminer ve konferanslara katılımı nasıl buluyorsunuz?

Kasım ayı içerisinde ülkemizdeki 20 farklı üniversitelerde konferanslar verdim. İlgi o kadar fazlaydı ki konferans verdiğim salonlar hep doluydu ve 10 binden fazla öğrenci ve ilgililere uzayı anlattım. Hatta bazı üniversitelerde uzay ile ilgili bölüm olmamasına rağmen insanların bir şekilde uzay ile alakalı çalışmalara ilgisi var ve bununla ilgili yapılan etkinliklere katılıyorlar. Bu etkinliklere katılıp deneyimlerimi aktarmayı kendime bir görev addediyorum.

Uzay ile ilgili çalışmalar konusunda öğrencilere tavsiyeleriniz nelerdir? Bu yolda karşılaştığınız sorunlar oldu mu?

Ben çok küçükken kendime bir hedef belirlemiştim. Çok zeki olduğumu düşünmüyorum; ancak çalışkan olduğumu düşünüyorum. Ortaokuldayken astrofizikçi olacağım, demiştim. Çalışmalarım hep bu hedefim üzerine oldu. Karşılaştığım zorluklar karşısında pes etmedim. Yeter artık ülkeme dönmek istiyorum dediğim çok zor anlarım da oldu; ama yine de risk aldım. Zor olanı seçtiğim ve bu yolda sebat ettiğim için şimdi farklı bir yerdeyim, diyebilirim.