Jüpiter’in asteroitlerini Lucy araştıracak

Print Friendly, PDF & Email

Daha çok sevmek, daha çok gülmek, daha çok düşünmek isterdik. Daha çok görmek, daha çok anlamak, daha çok güvenmek isterdik. Şimdi bizden kalanlar bu istekler ve bu kelimeler. Huzur, rüyalar, uyku ve öpüşler vardı. İnsanlar, meyvalar, kağıtlar ve kalemler de vardı. Çünkü hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç. Evet, tabii, tek teselli yazı hariç.

Orhan Pamuk’a ait bu sözler Türkçe diliyle geçen ay, Güneş Sisteminin oluşumunu anlamak adına çok uzaklara, Jüpiter yakınlarını araştırmak üzere NASA tarafından fırlatılan bir uzay aracı olan Lucy ile birlikte uzaya gönderildi. Geniş bir plak üzerine Nobel ödüllü bazı insanların sözleri ve atasözleri de eklenerek yolculuk başladı.

Lucy görevi nedir?

NASA’nın Lucy misyonu aslında tam olarak Jüpiter’e değil, Jüpiter’in Truvalı asteroitlerini araştırmak üzere hazırlandı. O zaman truvalı asteroitler ne demektir onunla başlayalım. Bu asteroitler tamamen kütle çekiminin ilginç neticelerinden birisi nedeniyle ilginç yörüngelerde bulunan büyük kaya parçaları. Temel olarak, birbiri etrafında dolanan iki kütle, örneğin burada Güneş’in etrafında dolanan Jüpiter, birbirlerine kütle çekim ile bağlıdırlar. Bu iki kütlenin oluşturduğu yörünge üzerinde öyle 5 tane nokta vardır ki, bu noktalara koyduğunuz cisimler Jüpiter ile aynı hızda Güneş etrafında Jüpiter ile beraber dönerler. Bu noktalara Lagrange noktaları denir ki burada kütlelerin oluşturduğu içeri doğru çeken kütle çekim ile dışa doğru savuran merkezkaç kuvveti dengelenir. Böylece sanki ortada Güneş merkez olmak üzere bir tekerleğin üzerindeki noktalar gibi bütün cisimler aynı hızda dönerler.

Yazının en zor tarafını yukarıdaki paragrafta söylemek istedim, bundan sonrası daha kolay. Eğer ki asteroitler işte tam bu noktalara bir şekilde takılmışlarsa, milyarlarca yıl boyunca buralardan kurtulamazlar ve her zaman Jüpiter ile beraber Güneş’in çevresinde dolanırlar. Lagrange noktalarının dördüncü (L4) ve beşinci noktalarında (L5) bulunan bu cisimlere Jüpiter’in Truvalıları (Jupiter’s Trojans) adı verilir. Tabii nokta dediysem yörünge üzerinde nokta olarak algılamayın, bu noktalar on milyonlarca kilometre genişliğinde çok büyük alan kaplıyorlar.

Güneş Sisteminin neredeyse her yerinde asteroitlere rastlıyoruz. Dünya’ya yakın geçen asteroitler olduğu gibi, Mars-Jüpiter arasındaki asteroit kuşağında, Jüpiter’in Truvalı asteroitlerinden gezegenlerin ötesinde Kuiper kuşağı asteroitlerine kadar çok çeşitli asteroitler var. Bunların hepsi Güneş Sistemi ile beraber aynı zamanlarda oluşmuş olmalarına rağmen yapılarına baktığımızda hepsi birbirine benziyor diye bir durum yok. Kimileri çok farklılıklar gösteriyor. Bazıları tamamen metalden, bazıları karbondan veya silikat kayalardan oluşurken hatta bazıları çiftler halde bulunabiliyorlar.

Bu tür asteroitler çok küçük olduklarından dolayı üzerlerinde atmosfer bulunduramıyorlar, böylece yüzey yapıları sürekli aynı kalıyor. Böylece Güneş Sisteminin ilk zamanlarından beri neredeyse hiç dokunulmadan 4,5 milyar yıl boyunca aynı şekilde Güneş çevresinde dolandıklarından dolayı hala ilk oluşum anlarındaki anıları üzerlerinde taşıyorlar. Jüpiter’in Truvalılarını araştırmak ile birlikte ise özellikle dış Güneş Sistemi denen dev gaz gezegenlerin bulunduğu Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’ün oluşumu hakkında ilk defa böyle eski kayalardan bilgiler alacağız. Çünkü bu dış gezegenlerde basacak bir yüzey bulunmuyor, tamamen gaz halinde bulunan gezegenler. Lucy’nin araştırmaları Dünya gibi iç Güneş Sistemi gezegenlerinin kayalardan oluşup da dış gezegenlerin nasıl sadece gazdan oluştuğu sorusuna dair de ışık tutacak.

Lucy’nin 12 yıl sürecek (2033’e kadar) olan görevi süresince toplamda yaklaşık 6,5 milyar km yol kat ederek 7 tane asteroitin yakınından geçerek fotoğraflayacak. Yakınından geçecek diyorum, çünkü bu kadar uzun mesafeleri yapabilmek için aşırı hızlandırıldığından dolayı, bir asteroitin yakınından geçerken saatteki hızı 20-30 bin km olacak. Dolayısıyla bir asteroitte sadece birkaç saatlik görev süresi oluyor. Bu süre içinde bütün bilimsel enstrümanları çalıştırılacak ve elde edilecek en fazla bilgiye bu şekilde ulaşmaya çalışılacak.

Bu kadar çok, milyonlarca belki milyarlarca irili ufaklı asteroitlerin bulunduğu bu bölgelerde Lucy çarpmadan nasıl ilerleyecek diye merak edebilirsiniz. Aslında neredeyse tamamen şans diyebiliriz. Her ne kadar buralardaki asteroitleri de tek tek keşfetmek için çalışmalar yürütülüyor olsa da Jüpiter’in Truvalıları gibi neredeyse 800 milyon km uzaklıktaki asteroitleri tek tek bulmak ve yörüngelerini belirlemek bugünkü teknoloji ile imkânsız. Dolayısıyla bu asteroitler arası uzaklıklar çok büyük olduğundan şans eseri Lucy’nin hiç çarpmadan yol alması ümit ediliyor. Deneyimlerimize bakarsak da bugüne kadar hiç hesapta olmayan bir asteroitle çarpışma durumu yaşanmadı.

Lucy, görevi bittikten sonra kimbilir binlerce, milyonlarca yıl boyunca Güneş Sisteminin içinde dolaşacak. Yazının başında belirttiğim içinde yazılar olan plağı ileride insanlık veya genel adıyla yaşam ya da zekâ hala devam ederse ve uzayda dolanan Lucy’i bulurlarsa onlar için geçmişten bir anı defteri olacak. Lucy’nin üzerine böylesi bir görev daha yüklenmiş oldu.

Bu yazı Masa Dergisi için yazılmıştır, dergi sayfalarını indirmek için pdf’i tıklayınız.